Dolunay Türk Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dolunay Türk Forum Sitesi

EmrePasha
 
PortalAnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
EmrePasha
EmrePasha
EmrePasha
EmrePasha


Erkek Mesaj Sayısı : 538
Yaş : 39
Nerden : Ankara
İş/Hobiler : Web
Lakap : Web Yöneticisi

AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 2 Empty
MesajKonu: AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 2   AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 2 Icon_minitimePtsi Mart 31, 2008 12:04 pm

Üftâde hazretleri daha sonra, yeni talebesinin nefsini iyice kırmak ve terbiye etmek için onu dergâhta helâ temizleme işi ile vazîfelendirdi.Hüdâyî bir gün abdesthâneleri yıkarken kulağına davul-zurna sesleri geldi. Şöyle bir kulak kabarttığında, kendi yerine tâyin olunan yeni kâdının geldiğini ve halkın karşılamaya çıktığını öğrendi. Bir anlık dalgınlık ile kendi kendine; "Yeni kâdı geliyor ha!.. Bîçâre Mahmûd, sen böyle bir mesleği bıraktın. Şimdi abdesthânelerde temizlik yapıyorsun." diyerek nefsinin aldatmasına yakalandı. Ancak daha bu düşünceler geçer geçmez derhal toparlandı ve;

"Mahmûd! Sen şeyhine nefsini ayaklar altına alacağına dâir söz vermemiş miydin?" diyerek bu hâle tövbe etti. Sonra da nefsini tahkir için elindeki süpürgeyi atarak, taşları sakalıyla süpürmeye başlayacağı bir anda, şeyhi Üftâde hazretleri kapıda göründü ve;

"Mahmûd, evlâdım! Sakal mübârek şeydir. Onunla böyle bir iş yapılmaz. Maksad sana bu mertebeyi atlatmaktı." buyurarak, Hüdâyî'yi alıp içeri dergâha götürdü.

Böylece nefsinin istek ve arzularına sırt çevirip istemediği şeyleri yapmakta büyük gayret sarfeden Azîz Mahmûd Hüdâyî kısa zamanda üstâdının en önde ve gözde talebesi oldu. Develer yükü kitâbın ona öğretemediğini Üftâde hazretlerinin bir bakışı öğretiyor, gönlünden geçen bir suâline bin cevap birden veriyordu.

Bir gün Üftâde hazretleri talebeleri ile kırlarda sohbet etmişlerdi. Bir ara talebeler etrafa dağılarak herbiri birer demet çiçek topladılar. Hüdâyî Efendi ise elinde kurumuş ve sapı kırılmış bir çiçek olduğu hâlde döndü. Herkes hediyelerini şeyhleri Üftâde hazretlerine takdim etmiş o da kabûl ederek memnuniyetini belirtmiş ve duâlar etmişti.Hüdâyî de hediyesini verince, Üftâde hazretleri:

"Oğlum, arkadaşlarınız demet demet çiçek getirdiler. Siz bize bir tek solmuş çiçeği mi lâyık gördünüz?" buyurdu. Hazret-i Hüdâyî de; "Efendimize ne getirsem azdır. Fakat koparmak için el uzattığım her çiçek Allahü teâlâyı tesbih ediyordu. Bu tesbihi işiterek el çekip hiç birini koparamadım. Ancak kurumuş ve sapının kırılmış olmasından dolayı bu çiçeği tesbihten kesilmiş gördüm. Bu sebeple bunu getirebildim." Azîz Mahmûd Hüdâyî bu cevâbıyla şeyhinin bir kat daha muhabbet ve teveccühünü kazandı. Çünkü Üftâde hazretleri Hüdâyî'ye her zaman; "Evlâdım her zerrede Hakk'ı göreceksin, her zerreye Hak muâmelesi yapacaksın, başka yolu yok, bu böyledir." derdi. Sevinci, talebesinin bu mertebeye ulaşmasından geliyordu.

Nitekim bir sabah Hüdâyî hazretlerinin artık nihâyete erdiğini ve halkı irşâda, doğru yolu göstermeye başlayacağının işâretini verdi. Hüdâyî hazretleri her sabah erkenden kalkarak hocasının abdest suyunu ısıtıp hazır ederdi. O sabah ise uykuya dalmış ve ancak son vakitte uyanabilmişti. Derhâl ibriği aldı. Fakat ısıtmaya vakit yoktu. Çünkü hocasının ayak seslerini işitiyordu. İbriği göğsüne bastırmış bir halde kalakaldı. Üftâde hazretleri eğilerek; "Haydi evlâdım suyu dök." dedi. Hüdâyî hazretleri ise ibriği göğsüne bastırmış hâlde duruyor ve buz gibi olan suyu hocasının eline dökmeye kıyamıyordu. Üftâde hazretleri tekrar; "Haydi evlâdım! Ne duruyorsun? Geç kalacağız." deyince, çekine çekine ve korkarak suyu dökmeye başladı. Ancak hocasının sözü onu bir kat daha şaşırttı. "Evlâdım Mahmûd bu su ne kadar ısınmış böyle. Bunu normal ateş ile ısıtmayıp, gönül ateşi ile ısıtmışsın. Bu hâl artık senin hizmetinin tamam olduğunu gösteriyor."

Böylece Muhammed Üftâde hazretleri, Hüdâyî'ye icâzet, diploma verdi ve onu çocukluğunu geçirdiği Sivrihisar'a, İslâmiyeti yaymak, emir ve yasaklarını bildirmek üzere gönderdi. Azîz Mahmûd Hüdâyî, âilesiyle birlikte Sivrihisar'a giderek hizmete başladı. Ancak burada sâdece altı ay kadar kalabildi. Hocasının ayrılığına dayanamayarak tekrar Bursa'ya geldi. Bursa'ya geldiği günlerde, doksan yaşından ziyâde olan hocasının hizmetini görmeye başladı. Bu hizmetlerinden çok memnun olan Muhammed Üftâde; "Oğlum! Pâdişâhlar ardınca yürüsün." diye duâ etti. O sene Üftâde hazretleri vefât etti.

Azîz Mahmûd Hüdâyî mânevî bir işâretle Trakya'ya gitti. Bir müddet sonra da Şeyhülislâm Hoca Sâdeddîn Efendi vâsıtasıyla İstanbul'a geldi. Küçük Ayasofya Câmii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fâtih Câmiinde, talebelere, tefsîr, hadîs ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde, ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi. Bu arada, Üsküdar'da kendi dergâhının bulunduğu yeri satın aldı. Buraya dergâhını inşâ eyledi. Dergâhında yüzlerce talebenin yetişmesi için çok uğraştı. Kısa zamanda nâmı her tarafta duyuldu. Akın akın talebeler dergâhına koştular. Hasta kalblerine şifâ olan sohbetlerine kavuştular. Onun feyz ve bereketleri ile mârifetullaha kavuştular. Dergâh, en fakirinden en zenginine ve en üst kademedeki devlet ricâline kadar her tabakadan insanlar ile dolup taşıyordu. Devrin pâdişâhları da ona hürmette kusur etmiyorlardı. Üçüncü Murâd Han, Üçüncü Mehmed Han, BirinciAhmed Han, İkinci Osman Han ve Dördüncü Murâd Han'a nasîhatlarda bulundu. Dördüncü Murâd Han'a, saltanat kılıcını kuşattı.

1595 yılında İranlılarla yapılan Tebrîz seferine Ferhat Paşa ile berâber katıldı. Zaman zaman pâdişâhların dâvetlisi olarak saraya gidip, onlarla sohbetlerde bulundu.Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin, çeşitli câmilerde vâz vermesi için sevenleri devamlı taleplerde bulundular. O, Üsküdar İskelesindeki Mihrimah Sultan Câmii ile Sultanahmed Câmiinde belli günlerde vâz vererek, insanlara feyz ve mârifet sundu.

Azîz Mahmûd Hüdâyî'nin talebesi olmakla şereflenmek için, herkes birbiriyle yarışıyordu. Bunların başında; Sadrâzam Halîl Paşa, Dilâver Paşa, Şeyhülislâm Hoca Sâdeddîn Efendi,Şeyhülislâm HocazâdeEsad Efendi, Okçuzâde Mehmed Efendi, İbrâhim Efendi, NevizâdeAtâyî Efendi geliyordu. O zamandaHüdâyî Dergâhı, İstanbul'un en mühim bir kültür merkezi hâline geldi.Pekçok âlim yetişti.

Osmanlı tahtında yirmi yıl kadar saltanat süren Üçüncü Murâd Han, Hüdâyî hazretlerine büyük muhabbet besler ve yapacağı işlerde onun ile istişâre yapardı. Pâdişâh 1595 Haziranında vefât ettiği zaman, Hüdâyî hazretleri şu ilâhîyi söylemiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dolunay.yetkin-forum.com
 
AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dolunay Türk Forum Sitesi :: Dolunay :: İslamiyet-
Buraya geçin: